Sabahattin Ali Sözleri

Sabahattin Ali Sözleri

Spread the love

Sabahattin Ali Sözleri…
Bu sayfamızda sizlere en güzel ve en ilgi çekici Sabahattin Ali Sözlerini derledik. İşte Türk edebiyatının en önemli isimlerinden birisi olarak dikkat çeken ve eserleri ile birlikte hala günümüz toplumuna ışık tutan yazarımızın birbirinden anlamlı meşhur sözleri…

Sabahattin Ali Sözleri

Riyakârlık tesellide son haddini bulur.

 

Kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum.

 

Seni seviyorum. Deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum.

 

Ben senden vücutlarımızın değil kafalarımızın birleşmesini istiyorum.

 

Erkek sert, haşin, âciz hislere yabancı, sadece kuvvete tapan mahlûktur.

 

Onun buz tutmuş insanlığını ısıtıp yumuşatmak kolay olmayacaktı elbette.

 

Devlet parasına ne bahanesiyle olursa olsun el uzatanlara insaf etmemeli.

 

Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi.

 

Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti.

 

Yalnız onun yanındayken içimi müthiş bir korku, onu kaybetmek korkusu sarardı.

 

Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiç bir şeyin değişmesine imkan yok, lüzum da yok.

 

İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.

 

Bir teklif ve bir kabul. . . Kısa münakaşasız ve hesapsız! Bundan daha güzel bir ayrılık olamazdı.

 

Demek kimse beni bir türlü sevmiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.

 

Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim.

 

Sanat bir ifadedir; her devir, her medeniyet başka türlü duyar ve pek tabii olarak başka türlü ifade eder.

 

Kuvvetli olmak her şeyin fevkindedir. Kuvvet her hareketi mazur gösterebilir. Acizlere acımak ise sersemliktir.

 

Hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değişmenin bir tekâmül olduğunu anlamayanlar yobaz kafalı insanlardır.

 

Halbuki en çok okuduğum bir kitabın, en çok okuduğum bir satırı bile bana bazen başka şeyler söyleyebilir.

 

Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek.

 

İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.

 

Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir.

 

Hapishane ancak serseriler, köylüler ve aşağı tabakadan insanlar içindi; bir Hilmi Bey’in oğlu, adam öldürse bile, onlarla bir tutulamazdı.

 

“Ben böyleyim işte!” dedi. “Ben garip bir kadınım. Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız.

 

Ben hayatta herkese karşı ilgisizimdir. Bu bende sevmek hissinin olmayışından değil çok fazla oluşundandır. Ben sevdiklerimi köpek gibi severim yavrum. . .

 

Bir arkadaş istiyorum. Benimle konuşmadan beni tamamen anlayacak, benimle karşı karşıya saatlerce hiç konuşmadan oturabilecek bir arkadaş.

 

Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: ‘Dünyada neler gördünüz? ‘ dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki. . .

 

Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.

 

İhtiyarlığımda çekilmez bir adam olacağım hakkındaki iltifatına teşekkür ederim. Ama bu tahminin doğru çıkmayacak sanırım. Çünkü ihtiyarlayacağımı kim söyledi? Hep genç kalacağım.

 

Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.

 

Birbirlerine bu kadar yakın kimselerin buluşması enderdir. Biz tesadüfün bu lütfunu tekmelemeyecek kadar zekâ gösterelim. . . Ne dersin?

 

İnsanlar birilerinin parasına değil, sevgi ve ilgisine muhtaçtır. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın gerçek ismi, “BİRKAÇ YABANCl BESLEMEK” ti. . .

 

İnsanlara kızmam mümkün değil, neden mi. Çünkü benim için insanların en kıymetlisi, en sevgilisi bana en büyük kötülüğü etmişti; diğerlerinden ne beklentim olabilir ki.

 

Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.

 

O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.

 

Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan insanı vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat hep böyle değil midir ? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?

 

Fakat içimizde, bizim ‘ahlak’ tarafımızda hiçbir şekilde bizimle münasebete geçmeyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir ‘hesabi’ tarafımız vardı. Bu lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği oluyordu.

 

Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka. . . Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Yorum yazmak için giriş yapmalısın

Ara