Hikmet Anıl Öztekin Sözleri

Hikmet Anıl Öztekin Sözleri

Spread the love

 

Bu yazımızda Hikmet Anıl Öztekin’in sözlerini derledik. Sayfamızda yer alan sözleri sosyal medya hesaplarınızda yayımlayabilir mesaj yoluyla sevdiklerinize iletebilirsiniz.

 

Bende koca bir sen var.

 

Kalem yorgun, gece uzun.

 

Allah, hüzünlü kalplerdedir.

 

Seni özlemek yalnızlığın dibi.

 

Secdesiz başın ağrısı çok olur.

 

Seven sevdiğine, sevdiğini söylesin!

 

Melekler kalbinden öpsün sevdiğim.

 

Adının geçtiği yerde takılıp kalıyorum.

 

Duası güzel olanın kalbi de güzelleşirmiş.

 

Gözlerin daha ömrümden kaç vakit götürür.

 

Gözlerime bakıyorum, yağmur olasım geliyor.

 

Sevmek belki bir gün okur diye şair olmaktır.

 

Yazmak kesmez oldu artık, şiir yaşıyorum ben.

 

Derdim mi? Beni biliyorsun, hep içime atarım.

 

Sevmek dilek tutmaya benzemez dua edeceksin.

 

Sabret azizim, çay bile demini almadan içilmiyor.

 

Cennete sen gitsen yeter, ben gözlerindeyim zaten.

 

Tasavvuf ; insana yokluğunu öğretme sanatıymış.

 

Ey zaman, gün olur geçmezsin, gün olur yetmezsin.

 

Allah var diyoruz da, neden yokmuş gibi yaşıyoruz?

 

Sevdiğim yoksa yanımda, terk edilmiş bir şehirdim.

 

Gülüşlerim var benim, her sıkıntıya eyvallah diyen!

 

Şimdileri bilmem ama, sevmek eskiden sakınmaktı.

 

Sevda kağıda yazdığından öte, yüreğine yazdığındır.

 

Zaten sen yoksun ya, nereye baksam dünya kokuyor.

 

Kelimeler bile yetmeyecek aklın düğümünü çözmeye.

 

Haramın içinde yüzerek, helalini bulamazsın derttaş.

 

Bu gece hüzünden nasibimize düşenleri de yazma vakti.

 

Zaman işte. Yar olunca yetmez, olmayınca da geçmez.

 

Sevmek seni seviyorum demek değildi hissettirmekti.

 

Gözlerimiz günahlarımızı temizlemek için mi yağıyor?

 

Siz hiç her şeyiniz olan birinin, hiçbir şeyi oldunuz mu?

 

Özlemek mi, sana benzeyen her şiire sarılasım geliyor.

 

Bir bilsen ne kadar özledim, utanır, nefes olur gelirsin.

 

Bir tercih değil artık, uzaktan sevmek huy olmuş bizde.

 

Öyle bekledik işte; geleceğinden mi sanki, sevdamızdan.

 

Kitaplardan başını kaldırma ufaklık, dünya kötü bir yer.

 

Sen sanki dün gittin, ben binlerce yıldır özlüyor gibiyim.

 

Bu dünya bizim için değil. Yüreğime her gün öğretiyorum.

 

Şehirli bir çocuğun köy sofrasına özlemi gibi sevdim seni.

 

Belki de sevmeyi bilmeyen insanlar bilenlerin imtihanı idi.

 

Belki çıkmaya korktuğumuz o yol bir dua miktarı yakındır?

 

Bazen, gölgen bile peşinden gelmese, yürümek lazım gelir.

 

Besmelesiz başladım diye mi doyamıyorum seni sevmeye?

 

Kimseyle konuşamadıklarını rüzgara fısıldıyor insan bazen.

 

Nefsin istediğinde değil, kalbin hissettiğinde sevmiş olursun.

 

Elif diye yazılır; cana nefes, kalbe şifa, Rabb’e yol diye okunur.

 

Ölçülü sev demişti Allah Resulü. Çok sevince gidiyordu çünkü.

 

Yarim, belki duayız birbirimize, yarıda bırakmayalım, haramdır.

 

Kitap okumayan insanlar antreman yapmayan sporculara benzer.

 

İnsanlar yediklerinin kalorisi kadar haram helalini hesaplamıyor.

 

Kendi halinde olmak ne güzel şey, bu kadar hal bilmezin arasında.

 

Yapabileceğin tek şey alışmaktır artık. Hüzne, özlemeye, onsuzluğa.

 

Sevgi bütündür. Sevmeyi vereni seviyorsan, verdiğini de seveceksin.

 

Namaz kıl, dua et ve aşık ol. Her şeyin nasıl düzeleceğini göreceksin.

 

Gerçekten hakkıyla yaşayan bir insan zerre kadar korkmaz ölümden.

 

İsmin geçse bir cümlede, yazarken yanmasam, okurken yanardım.

 

Ne güzel bir dua, şimdi Allah’a emanet ol ötesinden kıskanırım seni.

 

Bu gece öyle bir özledim ki seni, koca şehrin yerini değiştiresim geldi.

 

Ama yine de sorsalar gelsin mi diye yanacağımı bile bile, gelsin derdim.

 

Dışında ne kadar mutluysan, içinde gizleyemediğin bir hüzün vardır hep.

 

Bir ara gözlerin vardı şehrimde, sen gittin, yeşili ondan gitti İstanbul’un.

 

Sevmek, cennetin kapısından girince ilk onu istemeye yemin etmektedir.

 

Bize samimiyet lazım, samimi niyet…Dili süslü yüreği paslı insanlar değil!

 

Kimse hayal ettiği hayatı yaşamıyor ama sebebini sorduğunda herkes haklı.

 

Gitsem diyor insan bazen! Kelimelerini de iç çekişlerini de alıp gitsem diyor.

 

Ben şiir olsun diye değil, Allah dua sayar, murad eder belki diye yazdım seni.

 

Bazen insanın anlatacak çok şeyi vardır içinde. Ama anlatacak kimsesi yoktur.

 

Seviyorum diyorsun ama şartlara bağlı. Kaşı gözü daha güzeli gelinceye kadar.

 

Namaza benzeyecek biraz da sevgin, niyet ettikten sonra etrafa bakmayacaksın.

 

Seni seviyorum desem, basit kalmaz mı? Seni yaşıyorum demek daha mantıklı.

 

Allah korkusundan titrer yüreğim, gözlerine günahsız bakabilmekti tek isteğim.

 

Ve ağlamanın cinsiyet meselesi değil, insanlık meselesi olduğunu söyleyin ona!

 

Solun solumun hizasına yaklaşmayacaksa ne yapayım ben bu canı, lazım değil.

 

Ne sensiz bu dünya gözüme görünsün, ne de sensiz gözüme bir ömür bürünsün.

 

Zaten aradığımız şey dertsizlik değil; derdimizi anlayabilecek bir yoldaş değil mi?

 

Aşık olmadan önceki ve sonraki sen arasında fark yoksa aşk sandığın şey hevestir.

 

İşte böyledir sevdalar, kimi çıkar sokaklarda satar, kimi çıkamaz sûkutunda saklar.

 

Bazen insanlardan uzaklaşmak lazım. Özellikle bizi lüzumsuz işlerle oyalayanlardan.

 

Hiçbir şiir seni geri getirmeyecek, ama bütün şiirler sana gelecek her satır ve sayfada.

 

Beklentiler aşka karışınca acıtır be evlat. Çünkü asla beklediğinle karşına çıkan olmaz.

 

Bir insanın kalbinin de tebessüm edebilmesi için masada en az iki çay bardağı olmalı.

 

Zaten en acıtan şey de gitmeleri değil, sanki bir gün geri gelecekmiş gibi gitmeleri olur.

 

Ruhum yorgun düşmüş, sevmekten değil, sevmenin hakkını verememe korkusundan.

 

Yeniden doğmak için, daha güçlü olmak için bir sonbahar geçmeli herkesin hayatından.

 

Evlilik, sevdiğinin malına mülküne ortak olmak değil, iman dolu göğsüne talip olmaktır.

 

Sahip olmak istemekle başlıyor en büyük hatamız. Kim ne götürebilmiş ki öbür dünyaya.

 

İnsanların her nefeste iki kere şükretmesi lazım; Biri nefes aldığı biri nefes verdiği zaman.

 

Şiir okuyan kadın sevilmez mi hâfız. Hele bir de şiir yazıyorsa ruhunu eline teslim et gitsin.

 

Bir nefes sonra ölecekmiş gibi sevmek neymiş, Rabbim bir kulunu öyle sevdirince anladım.

 

Bir ömür boyu bizi anlamayan insanların arasında yaşamak için, ne suç işledik bilmiyorum.

 

İyi şeyler inandığında, daha iyi şeyler sabrettiğinde ve en iyi şeyler hiç vazgeçmediğinde gelir.

 

Yarım dua da olmaz sevgi de! Ya tam seveceksin, ya da çalışmayacaksın hiçbir yüreğe girmeye.

 

Bilmek, olmak içindir. Bilerek cehaletten kurtulunmaz, bildiğini yaparak cehaletten kurtulunur.

 

İçimdeki hüznü bilen Allah’ tır. Gecenin karanlığına sessizce eklediğim duaları duyan Rahman’dır.

 

Defalarca otobüslerin camına emanet ettiğimiz başımızı kaç kere zikrederken secdelere emanet ettik?

 

Gece uyumayanlar bilir, onlar bazen, en siyahından derin sızıları aydınlığa çıkarır. Çok lazımmış gibi.

 

Gözümüz değil, gönlümüz kaldı arkada, geride, başkalarında… Sustuk… Çünkü imtihândı, biliyorduk.

 

Ve eğer gerçekten seveceksen bir gün sadece soyadını değil, bütün bir ömrünü vereceksin sevdiğin kadına.

 

Kitaplar gerçek sevmelerin ispatıdır biraz da. Bir şair, bir kadını şiirlerinde yaşatıyorsa gerçekten sevmiştir.

 

Başıma gelen her şeye eyvallah çekiyorum bugünlerde. Olsun diyorum, ince düşünün insanlar incinir hep.

 

Güneş parlarken herkes seni sevebilir, ama gerçekten seni kimin umursadığını fırtınalar estiğinde anlarsın.

 

Herkesin ayrı bir derdi var işte.Adam derdidir derler. Neyi dert edindiyseniz kaderiniz de o şekilde yazılmıştır.

 

Hiçbir yağmurda, sensiz ıslanmaya cesaret edemedim ben.  İşte bundan, pencerenin ötesine geçmedi hayallerim.

 

Çocukluğunu rutubetli evlerde geçirmiş, nemli bir kalbim var benim. Ne zaman sıcak bir gülüşe inansam buhar olur.

 

Bütün sokaklar sana açıkken, herkes seni bir harama çağırırken henüz tanımadığın o helalini hatırına beklemektir sabretmek.

 

Bir şarkımız yoktu hani, birlikte söylemediğimiz. İşte onu bile çok özledim…Yokluk özlenir mi, yapmadıklarımızı bile özledim.

 

Böyle büyük bir kusursuzluk ve aşk ile yaratılmış bir dünyada üzerine şiir yazılmamış bir sevda ne kadar samimi olabilir ki?

 

Kitapları, yağmuru, çayı ve şiirleri neden bu kadar çok seviyorsunuz diyorlar. İnsanları iyi tanıyoruz, ondandır diyoruz.

 

Trafikte birbirine küfretmek çok normal ama biri yolda gelip sarılsa, ömür boyu unutamayacakları bir şaşkınlık oluyor.

 

Yağmur olmasa kim, nasıl temizleyecek şu sokakları? Yağdığında ilk önce kötü insanlar terk etmiyor mu zaten sokakları?

 

Sabret, helalini bekle, kimse işlemediği bir günah için pişman olmamıştır. Kimsenin mükafatı da hayallerinden aşağı olmamıştır.

 

Peki, tamam, hayat bize sağlam bir tokat attı. Tamam, yere düştük. Peki yere düşen mi kaybeder yoksa ayağa kalkamayan mı?

 

Bir şey isteyince insandan isteme. Zira, verirse minnettir, vermezse zillettir. Allah’tan iste ki, verirse nimettir, vermezse hikmettir.

 

Akıl aşkları çok da sevmez. Çünkü aşk, sahasında akıl kabul etmez. Ondandır aşıklara Mecnun denmesi. Yani aklını kaçırmış, yitirmiş denmesi.

 

Aşkın rengini bir kelimelere sığdıramazsın. Sadece yansıması olur. Yansıyan dildeyse ziyandır kelimeler. Yansıyan kalpteyse şifadır kelimeler.

 

Sanki şakağımızda bir zincir. Bağlıyor bizi haramlara. Sevdiğinin gözüne edepten başını kaldıramayan neslin yerini, gözleri bedenlerde gezen bir nesil aldı.

 

Uzaktan sevmek daha zordur ama daha esastır. Buna inandık sevdiğim. Sokaklar,dokunmaların sayısını sayamazken gözlerini kapatıp sessizce sevmek,başka bir şeymiş.

 

Bazen gerçekten sevdiğinizin yolundan gitmenin bedeli, onun dışında kalan herkesi kaybetmek ile sonuçlanır. Yalnız kalırız ama O öyle yanımızdadır ki kalabalık ve huzurlu hissederiz.

 

Heyecandan birkaç gün yemek yiyemezsin, evin içinde döner durursun, böyle bir kıpır kıpırlık olur. Bütün güzelliğini, bütün emeğini ona feda edesin gelir ya, işte sevmekten bahsediyorum.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Yorum yazmak için giriş yapmalısın

Ara