İşte sizler için derlediğimiz birbirinden güzel ve anlamlı Mevlana sözleri
Gönül, gönül verilerek alınır.
Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir.
Kusur arıyorsan, tüm aynalar senin.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum еkеr.
Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ!
Bilmez misin ki cevap vermemek de cevaptır.
Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.
Sabır önceleri zehirdir. Huy edinirsen bal olur!
Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal bile çiçek açar.
Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.
Harf’ler yetmedi anlaşılmama, bari hâl’den anla.
Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.
Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz.
Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın.
Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.
Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
Çektirilen acı havada asılı kalmaz, çektirenin başına düşer.
Gönlüm gürültüsüz, patırtısız, harfsiz, sessiz bir söz istiyor!
Gerçek Aşk’ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.
Bir kimsede kibir varsa, söz söylediği zaman soğan gibi kokar.
Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.
Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı var.
İnsan her şeyi göremez; sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.
Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir.
Yok, dünyada hicrandan daha acı ne istiyorsan et de onu etme.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Ey dost! Derdin ne olursa olsun umudun her zaman Allah olsun.
Kim, ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, canı, canımız olsun.
Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen ‘ben Aşk’ım’ deme kimseye.
Şikâyetçi, kötü huyludur. İyi huylu şikâyet etmez, tahammül eder.
İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.
Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.
Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.
Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.
Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.
Bazen halimize Melekler imrenir. Bazen de halimizden Şeytan bile iğrenir.
Hiçbir kâfirе hor gözle bakmayın. Çünkü Müslüman olarak ölmesi umulur.
Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş, yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
Kötülük yaptın mı kork! Çünkü o bir tohumdur. Allah yeşertir, karşına çıkarır.
Gülü gülene ver. Kalbini sevene ver. Sevmek güzel şeydir. Kıymet bilene ver.
Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.
Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Akıl bir kuzu, nefis bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa, nefis aklı yer.
Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah nurundan habersizdir.
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?
Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.
Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!
Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.
Bir muammadır aşk. Kiminin vicdanına atılan taş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır aşk.
Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten.
Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder!
Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur.
Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.
Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.
Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.
Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.
Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.
Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.
Beni çok özle, bir daha bu kadar sevmeyecekler seni. Aşksız olma ki ölü olmayasın. Aşkta öl ki diri kalasın.
Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.
Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.
Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki âşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.
Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.
Aşk nasip işidir hesap işi değil! Aşk adayıştır arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda aşk seni bulmaya gelir.
Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
Şarap küpü nereye konursa konsun şaraptır. Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz, şarap altın tasa konmakla helal olmaz.
Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.
İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur.
Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara! Gözlerindeki perdeyi arala!
Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.
Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.
Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.
Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir.
Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.
Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.
Yaşadığın dünyaya bak; yüce tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin âşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin.
Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.